17 Aralık 2010 Cuma

Havva’ya Hoş geldin!


Aylar süren bir sessizlikten sonra nihayet blogda yeni bir kelime görebildiniz. Uzayan suskunluk için özür dilerim.

Bundan sonra, aramıza yeni katılan birinin sayesinde bu blog çok daha canlı olacak. Turasan ailesi olarak ona, Sıla Havva Şahin’e hoş geldin diyoruz. Kendisi sizin önceliğiniz için çalışacak ve sizden gelen teknik soruların, şaraplarımızı bulurken-alırken yaşadığınız sorunların, beğendiğiniz ya da beğenmediğiniz bir şarabımız hakkındaki yorumlarınızın sözcüsü olacak. Yani bundan sonra Turasan’da sizin sözcüklerinizle konuşan bir ses var artık. Dilediğiniz zaman aşağıdaki adresten iletişime geçebilirsiniz:

shsahin@turasan.com.tr

http://turasansaraplari.blogspot.com/ takip ettiğiniz takdirde, S.Havva size duyurmuş olduğu yeni çıkan ürünleri, yeni bağbozumu dönemlerini ve düzenleyecek olduğumuz özel tadımları öğreneceksiniz.

2010 bağbozumu nasıl geçti…

Bağbozumundan önce 2010-bağbozumu hakkında size pek çok şey söylemiştim. Şimdiyse üzümler çoktan işlendi, fermantasyonları tamamlandı ve hatta yıllandırma süreci bile çoktan başladı. Geride kalan üretim sezonu ise, bölgelere göre farklılıklar gösteren ve hatta aynı bölge içinde bile karakterleri değişen üzüm çeşitleri ile yer edindi hafızalarda.

Beyazların memleketi Kapadokya’da ise, geceler alışılandan daha serin olsa da iyi bir yaz geçirdik diyebiliriz.

Şimdi 8 yaşını dolduran Chardonnay asmalarımız, hektar başına 23 hektolitre şıra gibi düşük bir verimle 7 Ekimde hasat edilmişti. Ancak bu kadar az şıra alınınca haklı bir kalite artışı kendisini hissettiriyor. Fıçılardaki birçok çeşit oldukça dolgun bir gövdeye sahip. Görece daha az asit ancak narenciye ve ayvanın meyvemsi dokunuşlarından bol bol kuşanmış Chardonnay’ler… Sur Lee tekniği, yani tortusuyla yıllandırma uygulanırken karıştırmalarımız (batonnage) daha yuvarlak bir yapı kazandırıncaktır elbette. Bu yüzden şimdilik son sözü şarabın kendini çok daha iyi ifade edeceği ileriki zamanlara yani bahar dönemine bırakıyorum.

Emir bu sene çok zor bir üzümdü. Düşük asit, düşük şeker… Ekim başlarında gelen yağmurlar bile bize yardım edemedi. Biz de, güzel bir denge yakalamak için, rakım 1350’nin üstünde olgunlaştırılmış üzümlerle çalıştık. Bu yüzden Emir 2010 bir önceki seneden, Emir 2009’dan, daha az meyveli fakat daha seçkin ve çiçeksi. Dahası, tortuyla olgunlaştırma sayesinde mineral bitişlerle dengelenmiş bir yuvarlaklık da kazandı.

Bugünlük bu kadar... Diğer bölgeleri de yakında görüp konuşacağız.

9 Aralık 2010 Perşembe

TURASAN’a CONCOURS MONDIAL DE BRUXELLES’den 4 MADALYA

Concours Mondial de Bruxelles, tarihinde ilk defa 1994 Nisanında Belçika’nın en büyükkenti olan Brüj’de düzenlenmiştir. Louis Havaux’un sevkiyle başlatılan organizasyon o sene 2ayda ancak 29 ülkenin katıldığı 861 numune ile başlamıştır. Fakat bugünkü konumuna hızlayükselmiş ve düzenlenen her yeni yarışma ile sesini daha çok duyurmuştur.

1999’da Brussel Spirits Awards (Brüksel Alkollü İçki Ödülleri) ile birleştikten kısa bir süresonra, 2006’da sınırların ötesine geçerek, Lizbon’da prömiyer yaptı. Bu ilk organizasyonunbaşarıyla gerçekleşmesi, Maastricht, Bordeaux, Valencia ve Sicilya’daki organizasyonlarıkaçınılmaz hale getirdi. Conco

rs Mondial de Bruxelles her ne kadar farklı ülkelerde gerçekleştirilmeye devam etse de, Brükselismini adında taşıyarak özüne sadık kalmıştır.

“Şarap Dünya Şampiyonası” olarak yıla çıkan organizasyon, bugün 4 farklı kıtadan gelenyaklaşık 7000 ürünün katılımıyla gerçekleşen bir yarışma olarak haklı iddiasını çoktankanıtlamıştır. Bu 7000 ürün sofra şarabı dışındaki her şarabı içermektedir ve pazarlanan 500milyon şişeyi temsil etmektedir ki bu da şampiyonanın büyüklüğü ile ilgili sağlam bir bilgi sunar.

Concours Mondial de Bruxelles yalnızcaprofesyonellerden oluşan jürisiyle her yıl, şarapalanındaki en iyi uluslararası şarap uzmanlarını

bir araya getirmektedir. Gazeteci, önolog,sömeliye, şarap yazarı ve uluslararasıtüccarlardan oluşan uzmanların 40 farklı ülkedengeliyor olması ise organizasyona fikir çeşitliliğiaçısından emsalsiz bir karakterkazandırmaktadır.

En Kontrollü Şarap Ödülü

Concours Mondial de Bruxelles, organizasyondan sonra ödül alan ürünleri kontrol eden ilkuluslararası yarışmadır. Organizasyon biter bitmez, yarışmaya gelen numune ve ilgili numuneninpiyasaya sürülmüş hali, sertifikalı bir laboratuvarın analizleri ve önologlardan oluşan bir ekibintadımlarıyla kıyaslanır.

Tutarsızlık olması halinde numunenin üreticisi olan firma hakkında soruşturma başlatılır.


Yarışma Esnasında…

54 farklı ülkeden katılan ürünleri ve 41 ulustan250 tadımcı ile yapılan organizasyonda odasıcaklığından, müziğin etkisine kadar her şeydüşünülüyor.250 tadımcı 46 komisyonadağıtılıyor ve her komisyonda 5 ya da 6 tadımcıbulunuyor. Masalarda beyaz örtü, değerlendirmekâğıdı, kalem, tükürük kovası, kristal bardaklar,deiyonize su ve ağzı nötrlemek için tuzsuz vekuru bisküvi bulunduruluyor. Tadımcılarındeğerlendirme esnasında iletişim kurmalarıkesinlikle yasak. Buna l kol hareketleri ve mimikler de dâhil. Duyular yorulduğu için öğledensonraları tadım yapılmıyor. Her şarabın tadımı aynı anda yapılıyor ve tadımcılar şarapları 100üzerinden puanlayarak, yarışmaya katılan şarapların en fazla %30 una ödül verebiliyor.


Puanlama (100 üzerinden) ise şöyle:

'Büyük Altın Madalya'

92,5 - 100

'Altın Madalya'

87 - 92,4

'Gümüş Madalya'

84 - 86,9

Heyecanımız…

Şaraplarımızı yarışmaya yollarken inandığımız bir şey vardı:

“Böylesine tarafsızca yapılan yarışmadan biz ödülle döneriz!”

Yarışma için yolladığımız numunelerin bizi takip eden tüketicimize yolladığımızdan en ufak birfarkı olmadığını, şaraplarımızın üzerine titrediğimizi, daha bağda üzümken onların fısıldadıklarınakulak verdiğimizi ve meyvelerin bize tutku dolu bir minnetle teşekkür edişini izlediğimizi, büyükbir gururla gülümsediğimizi şarap sevdasına sahip her yürek takdir ediyordu. Değerlievlatlarımızı bağrına basma sırası şimdi de dünyanın en iyi uzmanlarındaydı.

Ancak şu da açıktır ki, Concours Mondial de Bruxelles’den gelen haberle, tıpkı bebeğinesöylenen güzel sözlerle okşanan anne kalbi gibi heyecanlandık. Sırada bizimle beraber bu gururupaylaşmak için hazır olan, davet bekleyen ve çoktan göğsü kabaran şarap severlerle bu haberipaylaşmak var.


Ürün

Ödül

Ülke

Bölge

Firma

Seneler Cabernet Sauvignon - Merlot - Syrah 2008

Altın Madalya

Türkiye

Ege

Turasan Bagcilik ve Sarapçilik
+90 3843 414 961

Seneler Narince 2008

Gümüş Madalya

Türkiye

Orta Anadolu

Turasan Bagcilik ve Sarapçilik
+90 3843 414 961

Seneler Öküzgözü 2008

Gümüş Madalya

Türkiye

Doğu Anadolu

Turasan Bagcilik ve Sarapçilik
+90 3843 414 961

Turasan Rosé - Cappadocian Wine 2009

Altın Madalya

Türkiye

Orta Anadolu

Turasan Bagcilik ve Sarapçilik
+90 3843 414 961

Bizi seçtiğiniz-sevdiğiniz-daha iyisini yapmamız için yüreklendirdiğiniz için teşekkürler,

EN İYİ için;

ŞEREFE !..


20 Ağustos 2010 Cuma

Kapadokyada tanecik oluşumlarının tamamlanması ve 2010 yılı hasadı

Ürgüp’te bulunan Zeynep bağımızdaki Cabernet Sauvignon üzümleri tanecik gelişimlerini tamamlamış ve tanelerine ilk alaca düşmüştür.
Üzüm taneciklerinin hızlı, düzgün ve eşit bir şekilde gelişimi iyiye işaret ediyor.
Bu yıl öğrendiğimize göre Cabernet Sauvignon üzümleri sayı olarak azalmış durumda. Neden olarak ise bağların dolu fırtınasına maruz kalması gösteriliyor.
Tamamıyla tükenmiş bir bağ görmedim ama dolunun değdiği gün sayısına göre değişmekle birlikte üzüm tonajlarında muazzam bir düşüş var.
Bir diğer husus da şu ki; parsellerde salkımdan salkıma büyük farklar gözleniyor.
Üzüm çubukları 2 kez çiçeklendi ve bu da demek oluyor ki üzüm salkımlarının biri hasat edilmeye hazırken diğerinin hasadına daha 15 gün gibi bir süre kalmış oluyor.
Bu sorun daha öncesinden keşfedilir ve sorun çözülmeye çalışılınırsa şarabın kalitesi büyük miktarda artırılabilir.

Duyduğuma göre birçok Türk şarap imalatçısı hasat dönemine başlamış. Bu bizim için böyle olmamakla birlikte geç de kalmadığımızı belirteyim.
Üzümler çok çabuk olgunlaşıyor, hava hala sıcak ve kurak.
Terroiru harika olan iki bölgede (Güney ve Kapadokya) geceler soğuk geçiyor.
Gece gündüz sıcaklıkları 15 dereceyi buluyor ve bu da üzümün olgunlaşması, tatların sentezi ve antosyan (=renk) için oldukça ideal.
Tattığım kırmızı üzümler henüz hasat olgunluğuna ulaşmamış ama üzüm suları bir hayli renk kazanmış ve aromalıdır.

14 Ağustos 2010 Cumartesi

Emir 2009 & Misket Dömisek 2009


2009 yılında Emir üzümü geç denebilecek bir tarihte - Ekim 15 - hasat edilmiştir.
Bunun sebebi ise 2009 yılı yazının sıcaklık değerlerinin uzun süren yağmurlar ile bozulmasıdır.
Eylül sonu ekim başı gibi bir dönemde sıcaklıklar istediğimiz değerlerde seyretmişti. Ne fazla sıcak ne de fazla soğuk oldu. Dolayısıyla Emir bu üzüm hasat döneminden faydalanmıştır.

Normal şartlarda Emir den üzümünün şarabından fazla bir renk beklenmezken 2009 yılı hasadında Emirin soluk altın rengi ön plana çıktı.
Burunda ayva, beyaz şeftali, mango, ananas, muz ve vanilya kokuları hâkimken minerallik de kendini hissettiriyor.
Damakta ise armut, şeftali, ayva, yasemin aromaları adeta patlıyor.
Mayaları ile birlikte tutulduğu kısa olgunlaşma süreci şarabımıza yuvarlaklığın ve asiditenin uyumunu getiriyor.

2009 Emir şarabı balık menüleri, deniz mahsulleri ve taze peynirler ile tüketilebilecek bir aperatiftir.

Bu Misket veya Bornova Misketi şarabın en belirgin özelliği rengidir. Neredeyse rengi yoktur ve şeffaf bir yapıya sahiptir.
Burunda mimoza, akasya balı beyaz şeftali ve kayısı kokuları patlamaktadır.
Damakta ise bal, kayısı reçeli, şeftali şurubu aromaları baskındır.
Bu dömisek şarapla iyi bütünleşmiş asidite kendini finalde hissettiriyor.

Bu şarap oldukça aromatik ve dengeli. Meyveler,çikolata tatlıları ve aperatiflerle mükemmel bir uyum sağlar.

6 Ağustos 2010 Cuma

Seneler Cabernet-Sauvignon/Merlot/Syrah 2008

Concours Mondial de Bruxelles 2010’da altın madalya




Uzun bir bekleyişin ardından Seneler Cabernet-Sauvignon/Merlot/Syrah 2008 aramızda…

En seçkin kırmızı üzüm çesitlerinin karışımı. 2008 yılına ait sarabinda %45 i Denizli Güney’den gelen Merlot. Şaraba gövde ve yuvarlaklık veriyor. Bunların yanı sıra Frenk üzümü ve böğürtlen aromaları da hâkim.
%30 u Denizli Güney’den gelen Cabernet Sauvignon. Güzel aromatik notların (zencefil, yabani çilek, zencefilli çörek) yanı sıra tannik bir yapı.
Geri kalan % 25 i ise Syrah (ki bunun da 2/3 si Kapadokya’dan, 1/3 i Denizli Güneyden geliyor).
Karışım içinde Syrah az olsa bile burunda menekşe ve beyaz biber kokuları dans ediyor.

12 ay Fransız meşe fıçılarında, 11 ay da mahzenlerimizde dinlendirilmiştir. Şimdi ya da on yıl sonra tüketmeye uygundur.

Tüm kırmızı et yemekleri, av etleri ve mantarlı soteler ile uyum sağlar.

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Yeni bir turasan şarabı daha sizlerle

Kav serisi monosepajlarımızdan Cabernet Sauvignon'u ve Merlot'u beğenerek tüketiyordunuz.
Şimdi bu serinin yeni üyesi Syrah da artık raflarda yerini aldı.

Denizli'nin Güney ilçesinde yetişen üzümler kullanılarak yapılan bu şarabımız toplamda 25 gün boyunca soğuk maserasyona tabi tutuldu. Meyvemsiliğin ön plana çıkması için bu şaraba bütün enerjimizi verdik.

Syrah 2008 mor renklerin derinliklerde kendini hissettirdiği koyu siyah bir renge sahip. Burunda kara meyveler, vişne suyu, erik, Frenk üzümü, meyan kökü, biber baskın.
Damakta hafif meşe, büyük ölçüde meyve, kiraz ve Frenk üzümü hâkimdir. Bu nadide ürün fazla baharatlı olmayan tüm beyaz ve kırmızı etlerle uyum sağlar.
Benim size tavsiyem; çok az soğutarak (15–16°C) ızgara et ile zevkle içmeniz doğrultusunda.

13 Temmuz 2010 Salı

Seneler Öküzgözü 2008

Concours Mondial de Bruxelles 2010'da gümüş madalya

Bu şarap için ne diyebilirim? Seviyorum bu şarabı, dolu dolu bir şarap. Öküzgözü kesinlikle benim en sevdiğim Türk üzüm çeşidi. Narin tanenler ve güzel bir gövdeyle şaraba harika bir meyvemsilik veriyor.
Şunu eklemek gerekir ki bu şarabın üzümleri Elazığ’da tek bir bağdan küçük bir parselden geliyor.

Seneler Öküzgözü 2008 etkileyici bir kav. Üzümleri birbirini tamamlayıcı iki parselden geliyor.

Tanklarda fermantasyona uğrayışının hemen sonrasında yeni fıçı oranı düşük olan Fransız meşe fıçılarında 12 ay dinlendirildi. Bu şekilde üzümün tipik aromaları korundu. 

Renk: güzel derin bir kırmızı, hemen hemen siyah.
Burun aromatik zenginlik açısından harika.Genellikle Öküzgözüne has kara meyvelerin aromaları hâkim. Siyah kiraz, eriz, kuru üzüm. Bunların yanı sıra tarçın, kahve, siyah zeytin de hissediliyor.
Damak çok zengin yoğunlaştırılmış bir böğürtlen ve kiraz hâkim.
Baharatın ve meşenin aromaları (kahve, vanilya) gizli gizli hissediliyor.
Bu da şaraba karmaşık ve zarif bir yapı sunuyor.

6 Temmuz 2010 Salı

Stéphane Toutoundji ile şarap tadımları

Bugün Stéphane Toutoundji (bordodan Fransız şarap danışmanımız) ben, Hasan Turasan ve Mustafa Seçen hâlihazırda mahzenimizde yıllanmakta olan 2009 yılı şaraplarımızı tattık.

Bu büyük dikkatlilik gerektiren bir süreç. Çünkü tadılması gereken çok fazla örnek var ve bunların analizleri tamamen bizlerin ağızları ve burunları ile yapılmakta.

Seneler Chardonnay 2009 'un son karışımını yaptık. 2007 yılının yoğun konsantrasyonunun yanı sıra daha ince daha zarif. Ben bu şaraptaki tipik Chardonnay aroması olan ayva ve tereyağı, fıçı yıllanmasının bir sonucu olan kızarmış aromalar ve vanilyayı, Kapadokyanın eşsiz terroirunu ve bunların bir araya gelip oluşturduğu o karmaşık tadı seviyorum. Bu geçirdiğimiz 3 hasat döneminde taze çamın güzel aromalarını yakalamış durumdayız. Ben bunu terroir ile eşlendiriyorum.

Bu tadımın sonuçları olumlu. Stéphane Toutoundji tattığı her şaraptan memnundu. 2009 yılı meyve tadı yoğun, yumuşak tanenleri, karmaşık yapısı ve bünyesinde bulunan asitliği sayesinde tazeliği hissedilen şaraplar vermiştir. Birkaç ay daha dinlendikten sonra 2009 yılı karışımlarını hazırlamaya başlayacağız.

Tadım öncesi bazı örnekler :


Bordodan Fransız şarap danışmanımız Stéphane Toutoundji :

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Güney'e ziyaret

Haziran sonu / temmuz başı gibi Denizli ili Güney ilçesine gittim. 2008'den bu yana burada bazı üreticiler ile yakın çalışma halindeyiz bu gerçek bir zevk.
Denizden 900 metre yüksekteki bu plato harika bir "terroir". Ege denizinin etkisi çok güçlü. Günler sıcak ama hava kuru. Akşam karanlığının bastırması ile deniz meltemlerinden ötürü sıcaklık düşüyor. Toprak kırmızı kil ve kireç taşından oluşuyor. Bu bölgenin terroirunun gizemi alt topraktan gelir. İki temel niteliği olan kireçtaşlı kalın bir tabaka. İyi bir su tutma kapasitesine sahip bu kayanın gevrek bir yapısı var. Bu da köklerin tutunabilmesi demek. Üzüm çubukları suyu ayrıştırabilirse hızlı bir şekilde kullanır. Burada yaz aylarında yağmur yağmadığından üzüm çubukları suyu topraktan ayrıştırmak zorundadır.

Güney'de bağcılıkla uğraşan insanlar mesleklerine bir hayli meraklılar. Çok fazla soru soruyorlar ve işlerini geliştirmek istiyorlar ve şöyle sıralarsak güzel bağlar, üst kalite üzümler ve olağanüstü şaraplar Seneler Cabernet-Sauvignon/Merlot/Syrah 2008 altın madalya Concours Mondial de Bruxelles 2010.

Güney toprak profili :




Kırmızı kil ve kalkerden oluşan zemin



Üst tabakada kil ve kalker kalınlığı değişmektedir




Alt toprak kalkerli ve parçalanabilir nitelikte olduğundan kökler derinlere kadar gidebilir.

28 Haziran 2010 Pazartesi

Öküzgözü ve Chardonnay

Bu hafta doğu Anadolu yöresinde beraber çalıştığımız bağcılarla görüşmek ve onlara bazı tavsiyelerde bulunmak üzere Elazığın yollarını tuttum.
Bu hasat döneminde verim daha düşük olacak ve bu verim düşüklüğü şaraplara olumlu yansıyacaktır.

Bu sene ülkenin her yerinde hava çok kaprisli geçti. Bahar ayları ıslak ve güneşliydi. Yazın şimdi başlaması ise oldukça sevindirici. çünkü fazla nemlilik üzüm çubukları için hastalık yapıyor. Haziran sonundayız ve hasada daha çok uzun bir süre var, endişelenmek için herhangi bir nedenimiz yok.

Ürgüp’te Chardonnay çubukları inanılmaz bir hızda büyüyor. Herhangi bir hastalık yok. Üzüm taneleri ufak ve bitki üzerinde homojen bir şekilde dağılmış.
Bu sene erken olmasını beklediğimiz bir hasat dönemi.

Büyüyen çubuk (son yaprağa göre çubuğun ucu çok yüksek) :

çubuğun büyümesi yavaşladı (çubuğun ucu son yaprağın biraz üzerinde) :
çubuğun büyümesi durdu (yaprağın üstünde birşey kalmadı, çubuğun ucu düştü) :

22 Haziran 2010 Salı

Turasan şarapları hakkında Anadolu Ajansının haberi

Nevşehirli bir şarap firmasının ürettiği 4 marka, şarap alanındaki önemli yarışmalar arasında gösterilen Concours Mondial de Bruxelles'de 2 altın, 2 gümüş madalya kazandı.

Ankara - Firmanın sahibi Hasan Turasan, Concours Mondial de Bruxelles yarışmasının kalite ve ciddiyet açısından dünyadaki uluslararası şarap yarışmaları içinde ilk üç sırada yer aldığını söyledi.

Kırmızı, beyaz ve rose dallarında yarışmaya katıldıklarını ve yarışmada Turasan Rose'nin altın madalya kazandığını belirten Turasan, şarabın Türkiye'de üretilen rose şarapları içinde uluslararası yarışmalarda ilk altın madalya kazanan ürün olduğunu dile getirdi.

Seneler Cabernet Sauvignon, Merlot ve Syrah karışımından elde ettikleri bir ürünün de aynı yarışmada altın madalya kazandığını ifade eden Turasan, Seneler Narince ve Seneler Öküzgözü şaraplarının ise gümüş madalya kazandığını bildirdi.

"Başarıda kalite sürekliliği önemli"

Kalitelerindeki sürekliliğin kazandıkları başarıda önemli olduğuna dikkati çeken Turasan, doğru zamanda doğru hareketleri yapmanın başarılarına katkı sağladığını dile getirdi.

Yıllık 2 milyon litre üretim kapasitesine sahip olduklarını ifade eden Turasan, toplam olarak 24 çeşit ürüne sahip olduklarını söyledi.

Yarışmayla gelen başarının ardından Avrupa'daki şarap uzmanlarından olumlu tepkiler aldıklarını aktaran Turasan, ''Türkiye'de şarapçılığın ilerleyebilmesi için sektörün önünün açılması lazım'' diye konuştu.

Şarabın ülkeler arasında iyi bir reklam aracı olduğunu belirten Turasan, ''Eğer çok iyi bir planlama yapılabilirse Türkiye, 10 sene içerisinde, dünya üzerinde çok iyi bir şarap markası olabilir'' dedi.

"Ödüllü şaraplar Çin'e ihraç ediliyor"

Yarışmanın ardından ödül kazanan şarapları Çin'e ihraç etmeye başladıklarını anlatan Turasan, kendi alanında Çin'e ihracat yapan ilk firmalardan olduklarını söyledi.

İhracat oranlarının şu an için çok yüksek boyutta olmadığını belirten Hasan Turasan, ''Bizim için önemli olan ihracat hareketini başlatabilmekti. Çünkü, dünya pazarında Türk şarabı çok az biliniyor'' ifadesini kullandı.

Sektörün önünün açılması için önerilerini de anlatan Turasan, şarap üreten ülkelerle ithal eden ülkelerdeki vergilendirme sisteminin çok farklı olduğunu bildirdi.

Şarap üreticisi ülkelerde ürünün üzerinde herhangi bir vergi olmadığını vurgulayan Turasan, Türkiye'deki vergilendirme sisteminin üretici için ağır olduğunu kaydetti.

Şaraba nasıl bakıldığının önemli olduğunu da dile getiren Turasan, ''Şarabın ham maddesi üzümdür. Türkiye, konumu gereği üzüm yetiştirmeye son derece elverişli bir ülkedir. Bana göre, katma değeri son derece yüksek bir üründür'' şeklinde konuştu.
15 Haziran 2010
kaynaklar : AA , Cumhuryiet

16 Haziran 2010 Çarşamba

Cabernet Sauvignon bağlarında "relevage"

Geçtiğimiz hafta Ürgüp bağlarımızdaki Cabernet Sauvignon çubukları büyük fırtınalarla birlikte çiçeklendi.
Çiçekler büyümeleri için gerekli optimum şartları bulamadılar. Yağmur ve soğuk hava engelledi. Küçük meyvelerin tamamı döküldü. Bunu söylemek için çok erken ama bu hasat öncesinde yaşanan veri kayıpları küçük taneleri ortaya çıkardığından oldukça faydalı görünüyor.
Nitekim fazlasıyla artmış olan verimi yağmur doğal olarak düzenledi ve azalttı.

Bu hafta da bağ ekibimiz farklı yönlerde büyüyen üzüm çubuklarını bir araya topladılar (bu işe fransızcada "relevage" (söylenişi: rölövaj) denir) ve tellerin arasına aldılar.
rölövaj öncesi
rölövaj sonrası

Bu da kalınlık oluşturduğundan mikroklima oluşturdu ve üzüm çubuklarının daha güzel bir gelişme kaydetmesini sağladı.

9 Haziran 2010 Çarşamba

Turasan Roze 2009

Roze (pembe şaraplar) 2 yıl öncesine kadar Turkiye’de tüketilen şarapların arasında değilken şu an tüketim oranı gittikçe artan bir potansiyele sahip olmaya başladı. 
Bu da oldukça sevindirici. Böylece her geçen süre zarfında daha çok insan pembe şaraplara yöneliyor. Hem ucuz oluşu hem de birden çok alternatifteki yiyecekler ile uyum sağlaması pembe şarapların öne çıkmasını sağlıyor.

2007'den beri Turasan ailesi Kalecik Karası ve Öküzgözü üzümlerinin karışımlarından yapılan pembe şarapları üretiyor. Kalecik Karası ve Öküzgözü üzümleri kabukları ile birlikte çok az miktar tutulup arzulanan renk elde edildiğinde kabuklarından ve çekirdeklerinden ayrılıyor ve elde edilen bu pembe üzüm suyu beyaz şarapta olduğu gibi fermente ediliyor. 
 

Turasan roze 2009'un %65 Kalecik'te yer alan Kalecik Karası üzümlerinden, %35 ise Elazığ'da yer alan Öküzgözü üzümlerinden yapılmaktadır. 
İçinde maviliklerin de gizlendiği açık bir pembe renge sahip. 
Burunda da en az renkte olduğu kadar parlak kokular hissediliyor: nar şurubu, çilek, siyah frenk üzümü, vişne, biber ve meyankökü
Damakta ise 2009 yılı hasadının asitliği ve üzümden gelen yuvarlaklığın yanı sıra nar şurubu, karamel, şekerlenmiş elma, siyah kuş üzümü ve çilek hissediliyor.

Diğer bütün pembe şaraplar gibi 3 yıl içinde ve yazın 6-8 derecelerde, yıl sonuna doğru ise 8-10 derecelerde tüketilmelidir. 

3 Haziran 2010 Perşembe

Şişeleme

Sizlere bağlarımız hakkında çok bilgi verdim. Sıra şarap mahzenimiz ve şişeleme bölümlerimizde. 
Bahar aylarında ve yaza doğru işlerimizin büyük bir kısmını şişeleme oluşturur. Bu şarapların satıştan önce geçirdiği son teknik aşamadır. 
Şişeleme kesinlikle bir son dakika olayı değildir. Şarap önceden hazırlanmalıdır. Bazen bu 3 ayı alır. 
Bu aşamada şarap çok kırılgandır. En küçük bir hata bile çok büyük felaketlerin oluşmasına sebep olur. Yapılan her hazırlığın tam anlamı ile yapılması gerekmektedir. Turasan takımı bu hazırlıkların tamamının bilincindedir ve hepsini layığıyla yaparlar. 
Şişeler önce yıkanıyor ve kurutuluyor : 
sonra dolduruluyor (resimde Turasan Roze 2009) :
mantarlanıyor : 


etiketleniyor ve kolileniyor : 
Dolumun hemen bitiminden sonra mantarın eski formunu alması adına şarap şişeleri 1 ile 2 gün dikey bekletiliyor. Sonrasında koliler çevriliyor ve mantarları şarapla temas edecek şekilde bekletiliyor.
Mahzenlerimizde ürünlerimiz şişelenmiş bir vaziyette yıllandırılıyorlar

2 Haziran 2010 Çarşamba

Memnuniyet

Birkaç gün önce dostlarımla bir akşam yemeği yedim. Içlerinden birisi hiç şarap içmediğini çok nadir de olsa beyaz şarap alabileceğini ifade etti. 
Aperatif olarak Turasan Roze 2009 ve akşam yemeğinde de Seneler Öküzgözü 2007 içtik. Nezaketen mi takdir etti yoksa gerçekten mi beğendi bilmiyorum ama arkadaşım her ikisini de içti. 
Dün tam olarak şunu öğrendim. Restoranlarda bu arkadaşım rakı yerine Turasan Roze istiyormuş. Bu bana büyük bir zevk ve turasan ailesinde çalışma hırsı verdi. 
Teşekkürler ! 

27 Mayıs 2010 Perşembe

Mayıs sonu ve yeni bir şarap

Mayıs bitiyor ve havalar farklılaşmaya başlıyor. Bazen sıcak günler yaşıyoruz; bazen de yağmurun etkisi ile soğuk günler. Herşey iyi gidiyor ve üzüm çubuklarımız hızlıca büyüyorlar. Chardonnay çoktan çiçeklendi bile :  
 
Muhtemelen ağustos sonu eylül başı gibi hasadı yapılır. Bu hasat dönemi diğerlerine nazaran erken gelecek gibi. Toprak su ile doydu ve herhangi bir hastalık yok bağlarımızda. Herşey yolunda ! 

Kav serimizde şu anda satışı yapılan Öküzgözü-Boğazkere 2008 yılını bulabilirsiniz. 2007 yılı çok kurak geçtiği için bu karışım o sene yapılmadı. Direkt olarak 2006'dan 2008'e geçildi. 
 

Bu meşhur karışım Öküzgözü cinsinin meyvemsiliği ve Boğazkerenin baharatlı yapısının güzel bir uyumudur. Burunda Meyan kökü, vişne, beyaz biber ve deri notlarının yanı sıra damakta çilek, vişne reçeli, çiçek kokuları ile başlıyor hafif tanenler ile son buluyor. 
Salatalar, peynir, pide, beyaz et ve makarnalar ile uyum sağlar. 

21 Mayıs 2010 Cuma

Concours mondial de Bruxelles

Öncelikle, uzun zamandır blog yazılarına ara verdiğim için özür dilerim fakat bahar, şaraphanede ve bağlarda çok yoğun olduğumuz bir dönemdir. 
Concours Mondial de Bruxelles, şarap ve alkollü içecekler konusunda yapılan en büyük uluslararası yarışmalardan biridir. Tüm dünyadan yaklaşık 7000 değişik numune gelmektedir. 

Concours Mondial de Bruxelles yarışmasında uluslararası uzmanlığı ile tanınan şarap profesyonelleri jüri üyesi olarak yer almaktadır. Orada yaklaşık 40 ülkeyi temsil eden jüri bulundu. 
Sadece en üst düzeydeki şarap ve alkollü içecekler bu prestijli madalyayı almaya hak kazanırlar.
Organizasyonun ciddiyeti, jüri üyelerinin seçimindeki titiz çalışması ve uluslararası itibarından dolayı Concours Mondial de Bruxelles şarap konusunda "dünya şampiyonası" olmuştur. 
Bizde iki senedir böyle bir yarışmada ödül aldığımız için çok gururluyuz.
Ödüllerimiz : 

  • Seneler Öküzgözü 2007 ve 2008 gümüş madalya
  • Seneler Narince 2007 ve 2008 gümüş madalya
  • Seneler Cabernet-Sauvignon/Merlot/Syrah 2008 altın madalya
  • Turasan rose 2009 altın madalya

Bildiğim kadarıyla, ilk defa bir türk roze şarabı uluslararası yarışmada madalya kazandı ve biz altın madalya ile başladık nasıl hiçte fena değil, degilmi? 

Bu ödüllü şaraplarımızın çoğunu marketlerde bulabilirsiniz, diğerleri yakında.
Tüm bu şarapları tatmak isterseniz bizimle bağlantı kurmak için tereddüt etmeyin. 

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Turasan şarapları ödüllendirildi !

Merhabalar,

Sizler ile güzel bir haberi paylaşmanın mutluluğu içerisindeyiz.

2006 yılından itibaren almış olduğumuz Fransız önologların danışmanlığı ile başlayan kalite artırımı projelerimiz meyvelerini vermeye başladı.

2009 yılında Concours Mondial Bruxelles uluslararası şarap yarışmasına göndermiş olduğumuz 2007 rekolte şaraplarımız ile Türkiye’den ödül kazanan tek firma olarak 3 gümüş madalya ile ödüllendirilmiş idik.

Bu yıl tekrar katılım gerçekleştirdik ve 2008 rekolte şaraplarımız 2 altın 2 gümüş madalya ile tekrar ödüllendirilmiştir.

Başarılarımızı sizlerle paylaşmanın haklı gururu içerisindeyiz.

Saygı ve sevgilerimle

Hasan TURASAN
 


 


30 Nisan 2010 Cuma

Zeynep bağı

Turasan bağlarından biri Ürgüp, Kapadokya'da 1050 metre rakımda bulunmaktadır ve dünyanın en yüksek bağlarından biridir.
Bu 200 dönüm parsele, Hasan Turasan'ın kızı olan Zeynep'in adı verilmiştir. 2001 hem Zeynep Turasan'ın doğum yılı hem de bağın oluşum yılıdır. 
Yarın itibariyle Mayıs ayına girmiş olacağız ve havalar hızla ısınmaya başlayacak. An itibariyle filizlenmekte olan Chardonnay'in büyümesi için bu durum olumlu olacaktır.  
Chardonnay fidanı

Asmalar arasında aşırı rekabetin önüne geçmek için, her ikinci sıra hafifçe sürülmelidir.
Rotovatör yardımıyla otlar toprağın hemen altına gömülebilmekte ve hızla organik maddeye dönüşebilmektedir.
Bu uygulama toprağı zenginleştirdiği için çok faydalıdır. Su ve hava sirkülasyonu daha iyi olur ve toprak içi hayat daha çabuk gelişebilir (mantar, bakteri, solucan...)
Çoğu zaman şarabın kalitesinin 80% oranında üzümün kalitesi bağlı olduğunu duyarız. Üzümün kalitesi de 50% oranında üzerinde yetiştiği toprağın ve toprağın işlenmesinin kalitesine bağlıdır. İyi üzüm yetiştirebilmesi için toprak canlı olmalıdır!
Diğer nedenlerin yanı sıra tam da bu özel nedenle bağlarımızda asla kimyasal yabani ot ölüdürücüler kulanmamaktayız. Kalitatif olarak sonuçlara bakıldığında; güzel, daha çok ve dengeli meyve veren asmalar görebilmekteyiz. Dahası bahar aylarında bağlarımızda küçük güzel çiçeklere de sahip olabiliyoruz.
Sıralar arası

Bağda bir uğur böceği

16 Nisan 2010 Cuma

Öküzgözü 2008

Öküzgözü 2008 birkaç gündür piyasada. Bu şarap, sadece Elazığ bölgesinde yetişen Öküzgözü üzümlerinden üretilmiştir.
 
Büyük üzüm tanesi ile bu üzüm çesidi şaraba koyu bir renk ve yoğun bir koku verir.
Burun sırasıyla vişne, siyah kiraz, erik ve daha sonrada kuru kayısı ve kekiğin doğal kokularını alır.
Ağızda ise, kuşüzümü ve çilek reçeli karışımını karabiberin baharatımsı tadı ile birlikte hissedilir.
Meyvemsi tadıyla bu şarap, sosta pişirilmiş beyaz etlerle veya az baharatlı kırmızı etlerle birlikte çok uyumludur.
Kırmızı şarap için en ideal servis ısısı 18-20°C dir. Üzümün meyvemsi tadını yükseltmek ve baharat tadının daha az hissedilmesini sağlamak için Öküzgözü 2008 rekoltesi 16°C de servis yapılabilir. 

Keyifli tadım dileklerimizle

10 Nisan 2010 Cumartesi

Bağlarda ilkbahar

Bahar aylarında bağlarda yapılacak işler çok olmaktadır. Özellikle Kapadokya’da kış boyunca soğuk ve kar nedeniyle çalışılmadığı için daha fazla is var. 

Üzüm çubukları (asmalar) dondurucu kış soğuklarından korumak için gömülürler. Yani aşı seviyesine kadar toprak ile örtülürler. 

Havanın ısınmasıyla birlikte canlanma başlar. Ana gövdede aşı yerine kadar örtülmüş toprak; ilkbaharın gelmesi ile ana gövdenin kök oluşturmaması için açılır. Aksi takdirde aşı bölgesinin üzerinde kalan topraktan phylloxera geçme riski bulunmaktadır.  
Bu işlem makina ile başlar kürek ile sonlandırılır. Bu aşamada aşılanan kısım ortaya çıkar
Makina ile örtü kaldırması
Aşı noktasının açılması

Sıraların arası bu arada üzeri örtülü olarak kalır, bu bizim ektiğimiz birşey değildir, kendiliğinden yetişir. Doğada beraber yaşayan birçok bitki türüne rastlanmaktadır. Bu sayede bio çeşitliliğin teşvik edildiği bir çevre korunması sağlanmış olabilmektedir. Toprak içinde mikrobiyal hayatın sürmesi, toprağın havalanmasını sağladığı ve üzümün kök salmasını kolaylaştırdığı için olumlu bir durumdur. 
Sözü geçen doğal kök sıraların arasında üzüm çubuklarının kendisiyle rekabet edebilir duruma gelene dek korunur. 
Doğal örtülü sıraların arası

Şu anda bağlarımızda erken uyanan bir üzüm çesidi olan Chardonnay asmaları filizlenme döneminde.
Chardonnay'in Filizlenme dönemi 

Geç uyanan bir üzüm çeşidi olan Cabernet Sauvignon'un dalları ağlama evresinde. İlkbahar aylarında bitkinin özsuyu köklerden budanmış dallara yükseliyor damla damla toprağa düşüyor.
Cabernet Sauvignon'un ağlama evresi 

3 Nisan 2010 Cumartesi

FIÇILARIN AKTARILMASI

Kapadokya'da ilkbahar başlıyor, hava sıcaklığı yavaş yavaş artıyor; zaman fıçıların ilk aktarım zamanı.

Son Aralık ayında, maserasyon ve fermantasyon aşamalarından geçen şaraplar, fıçı gelişimini sağlamak için fıçılara alındı. Bu süre bir yıldan fazla da olabilir. Aynı esnada şarap muazzam bir değişime girer.
Zaman zaman fıçıların dibine çöken tortuların temizlenmesi ve şarabın havalandırılması için aktarma yapılması gereklidir.

İşte bu hafta , fıçılarda bekletilen 2009 Şiraz için aktarma işlemine başlıyoruz. Bu büyük bir iş; çünkü tüm fıçılar birer birer dibe çöken tortular şaraba karışmadan boşaltılacak ve su ile yıkanmaya gidecek.
Sonra da fıçıların steril olması için her birine yirmi dakika buhar verilecek.
Tüm bu işlemlerden sonra fıçılar tekrar bekleme deposuna alınıp aynı hizada olmalarına dikkat edilerek dizilmeli. Ben bu konuda çok titiz olduğum için uzun saatler harcayabiliyoruz!!!!!
Son olarak, şarap, olgunlaşmasına devam edebilmek için tekrar fıçılara alınacak; fakat dikkatli olmalı, şarap fıçılardan dışarıya taşmasın.

28 Mart 2010 Pazar

Mart ayındayız ve hava hala belirsiz

Son günlerde hoş olmayan bir sürpriz yaşadık. Geçtiğimiz haftalarda havaların ısınmasıyla birlikte badem ve kayısı ağaçları çiçek açmıştı. Ne var ki son günlerde -5  e düşen gece hava sıcaklıkları yüzünden erken uyanan ağaçlar dondu. Bu yıl kayısı ve badem hasadı zayıf olacak gibi duruyor.
Mart ayının başlarında ısınan havadan ötürü bitkilerin uyanması 2009 a göre 2 hafta önceye kaydı.Bu durum üzüm çubuklarını pek etkilemedi henüz onlar gözlerini açmadılar.

Geçen cumartesi budanmaya başlanan Zeynep bağlarının budama işleminin önümüzdeki hafta başlarına bitmesi bekleniyor. 
2010 kışı kapadokyada çok soğuk değildi. Bu yüzden asma kütükleri ve tomucuklar mükemmel durumdalar. Fazlaca yağmur yağdı ve bu yağmur toprağa bolca su sağladı. Şu günlerde de  havalar güzel gidiyor.. Eğer bölgenin korkulan soğukları gelmezse bu bağbozumu güzel başlayacak gibi duruyor.


2008 bağbozumu Türkiye'de kırmızı şaraplar için mükemmeldi. bazılarınız 2008 cabernet sauvignon'u çoktan tattı. Öküzgözü 2008 ise yakında damaklarınızla buluşacak.